Şirketi veya departmanı veya ekibi yönetmek, aslında “çocuk” oyuncağı!

Hemen “Olur mu öyle şey? Bir şirketi veya bir departmanı veya bir ekibi yönetmek kısacası yönetici olmak, o kadar kolay mı?” demeyin.

Google da “iyi yöneticinin özellikleri” diye arama yaparsanız, karşınıza “pes etmeyen, tekrar tekrar deneyen”, “cesur”, “açık fikirli ve yeni şeyleri deneyebilen”, “meraklı”, “araştırmacı”, “eğlenceli ve neşeli ortam yaratan”, “enerjik”, “gülümseyen”, “yaratıcı”, “ikna gücü yüksek”, “takip edilen”, “paylaşımcı”, “sürekli öğrenmeyi seven ve kendini geliştirmek isteyen”, “hayata olumlu bakan”, “gelecek için umut veren”, “ön yargısız”, “yeni başlayan gibi istekli”, “problem çözen”, “eleştirel düşünce&sorgulayan” gibi özellikler çıkabilir.

Şimdi sizden çocukluğunuzu hatırlamanızı rica ediyorum.

Eğer hatırlayamayacak kadar yaşlıysanız, çocuğunuzun veya kardeşinizin veya yeğeninizin veya komşunuzun çocuğunu gözünüzün önüne getirmenizi rica ediyorum.

Siz, çocukken, yukarıdaki “iyi yönetici” özelliklerinden hangisine sahip değildiniz?

Çocuğunuz, yukarıdaki “iyi yönetici” özelliklerinden hangisine sahip değil?

Çevrenizdeki çocuklar, yukarıdaki “iyi yönetici” özelliklerinden hangisine sahip değildir?

Siz veya çocuğunuz veya çevrenizdeki çocuklar…

  • Hangi çocuk, merak ederek parmağını prize sokmamış veya “içinde ne var” diyerek dolapları araştırmamıştır?
  • Hangi çocuk, oyuncağını arkadaşıyla paylaşmamıştır?
  • Hangi çocuğu yürürken annesi veya babası, takip etmemiştir?
  • Hangi çocuk, bir oyuncağı aldırmak için annesini veya babasını ikna etmemiştir?
  • Hangi çocuk, yürümeye yeni başladığında sürekli düşmesine rağmen pes etmeyerek tekrar denememiştir?
  • Hangi çocuk, yerde bulduklarını ağzına götürerek yeni şeyleri denememiştir?
  • Hangi çocuk, kahkahaları ile ortamı neşelendirmemiştir?
  • Kendisine bir şey verildiğinde “teşekkür ederim” der gibi hangi çocuğun yüzünde gülümseme olmamıştır?
  • Hangi çocuk, onlarca kere “bu nedir?”, “niçin?” diye sorarak aslında sürekli öğrenmek ve kendini geliştirmek istememiştir.
  • Hangi çocuk, “of bugün yine çok zor bir gün olacak” diye güne ve hayata olumsuz başlamıştır?
  • Hangi çocuk, cesurca gidip kocaman köpeği sevmemiştir?
  • Hangi çocuk için annesi “Yorulmadın mı?”, “Nereden buluyorsun bu enerjiyi” dememiştir.
  • Hangi çocuk, ailesine gelecek için umut vermemiştir?
  • Hangi çocuk, her gün aynı oyunları oynamasına rağmen sanki ilk defa oyuna başlıyormuş gibi istekli olmamıştır?
  • Hangi çocuk, oyundaki arkadaşlarına ön yargılı yaklaşmıştır?
  • Hangi çocuk, farklı şeyleri bir araya getirerek kendisine yeni oyuncak yaratmamıştır?
  • Hangi çocuk, “niçin böyle“ diyerek sorgulamamıştır?
  • Hangi çocuk, az önce atıştığı arkadaşı ile problem çözerek tekrar oyuna başlamamıştır?

İşte bu yüzden şirketleri yönetmek, aslında “çocuk oyuncağı” diyorum.

Belki de hepimiz, doğuştan yöneticiyiz?

Peki sonra ne oluyor?

Büyüdükçe niçin bu özellikleri kaybediyoruz?

Saygılarımla,

Bu Yazıyı Paylaş:

Bir Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir