Gel Yanıma Gel

Neşet Ertaş, “Gel Yanıma Gel” türküsünde “ … ömür geçip gidiyor, gel yanıma gel gel gel, gel yanıma gel” diyor.

Küresel üreticiler ve perakendeciler, artık Covid 19 gibi salgınların, doğa kaynaklı afetlerin, navlun artışlarının, Süveyş Kanalının kapanması gibi Tedarik Zincirindeki mal hareketini etkileyen tehlikelerin çok daha fazla farkında. Bunlara ilaveten birçok şirketin Çin’e olan bağımlılığını azaltmaya çalışması, bazı ülkelerin özellikle ABD’nin ticareti zorlaştırıcı uygulamaları arttırması, ülkelerin kendi endüstrilerini geliştirmek istemesi ve ayrıca “sürdürülebilirlik ve çevre” ve “etik değerler (1)” için yasal uygulamalar (2), Tedarik Zincirlerinin değişimi için önemli bir etken olabilir.

Geçmişte deniz aşırı ülkelerde üretim veya onlardan ithalatın ucuza üretim faydası, özellikle envanter maliyeti, işçilik maliyeti ve çok üretim ile uygun navlun maliyetinden hatta daha fazlaydı. Öte yandan küresel Tedarik Zincirlerindeki riskler ve maliyetler, artık daha fazla hissedilmekte ve hesaba katılmaktadır.

Neşet Ertaş’ın türküsünde söylediği “Gel Yanıma Gel” gibi  şirketler, bugün “near-shoring” yani kendilerine daha yakın ülkelerde üretim yapmayı ve oradan ithal etmeyi veya kendi ülkelerinde daha fazla üretim yapmayı daha fazla düşünüyor.

AB’li üreticiler ve perakendeciler, özellikle Fas ve diğer Kuzey Afrika ülkeleri, Türkiye, Polonya ve Romanya gibi coğrafik olarak yakın ülkeleri daha kısa Tedarik Zinciri için düşünebilir. Bu şirketler, öncellikle “sürdürülebilirlik, çevrenin korunması, işçi maliyeti ve ulaşımın kesilmesi” için “risk yönetimi yapabilirken bunlara ilaveten Türkiye, Polonya ve Romanya ile “etik değerler” için “risk yönetimi” yapabilir. Öte yanda Çinli şirketler, çok önemli pazarı olan AB için başta Kuzey Afrika ülkeleri olmak üzere Türkiye’ye, Polonya’ya ve Romanya’ya yatırım yapabilir.

Yakınlık, AB’ye otomotiv, gıda, taze gıda (sebze, meyve, süt ürünleri), ilaç, günlük tüketim ve temizlik, tekstil gibi birçok ürünün Tedarik Zinciri için yukarıdaki faydalara ilaveten ayrıca esneklik, daha düşük nakliye maliyetti, daha kısa teslimat süresi, benzer saat dilimleri ile çalışma kolaylığı ve daha kolay kalite kontrol gibi faydalar sağlayabilir

AB’li üreticiler ve perakendeciler, uzak bölgelerde dış kaynak kullanımının içerdiği tüm riskleri hesaba katarak riski azaltma ihtiyacının daha fazla farkında olup bu riskleri yönetmek için öncellikle yakın kaynak kullanımına (near shoring) geçebilir ve daha sonra kendi ülkelerinde üretimi güçlendirebilir.

Yakın kaynak kullanım, yalnızca daha kısa teslim süresi, daha hızlı nakliye ve daha düşük navlun sağlamakla kalmaz, aynı zamanda sürdürülebilirlik, işçilik maiyeti, ulaşımın kesilmemesi, üretimde kolay kalite kontrol, üretimin ve ürünlerin çevreye uyumu (zarar vermemesi), tedarikçi çalışanlarına yönelik etik uygulamaların kolay kontrolü ve düşük envanter maliyeti (3) gibi faydalar sağlayabilir.

Bir ülke, coğrafik yakınlık ile avantajlı olabilir ama bu tek başına yeterli değildir. Coğrafi yakınlığa ilaveten ülkenin üretim altyapısı ve yetkinliği, lojistik altyapısı ve yetkinliği, insan kaynağının yetkinliği, gümrüklerin çalışma, dijitalleşme durumu çok önemlidir.

Türkiye, AB için yukarıdaki ülkelerle rekabet halindedir. Şanslı mı? Teorik olarak çok şanslıyız. Pratikte ise?

(1) örneğin ucuz işçi ve çocuk işçi çalıştırmama, çalışanlara ağır iş yükü vermeme

(2) Yeşil Mutabakat, Sınırda Karbon Düzenlemesi, Alman Tedarik Zinciri Yasası, Corporate Sustainability and Due Diligence Directive (CSDDD, EU Supply Chain Directive), AB Emisyon Ticaret Sistemi

(3) mesafe uzadıkça envanter tutma maliyeti artar. Daha fazla stok miktarı oluşur ve stok miktarı arttıkça depolama, sigorta vb. maliyetler artar.

Bu Yazıyı Paylaş:

Bir Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir