Dört bin yıl önce Anadolu’da Tedarik Zinciri ve Lojistik

Günümüzden dört bin yıl önce Kayseri’nin Kültepe bölgesinde bulunan çivi yazılı “Kültepe Kaniş” tabletleri, Anadolu’da keşfedilen en eski yazılı belgeler olup bu tabletlerdeki bilgilere göre Asurlu tüccarların tedarik zinciri ve lojistik ile ilgili işlemleri: 

Sayfa 31 … Akadça’da “liman” anlamına gelen kārum Anadolu’da “ticaret merkezi; pazar yeri” karşılığında kullanılmıştır. Kārum’lar krallık merkezlerinde veya büyük şehirlerde kurulmuştur. Wabartumlar’ın kārumlar’a, göre daha küçük çaptaki ticaret kolonileri oldukları anlaşılmaktadır. Wabartumlar, tüccarların konakladıkları, yük hayvanlarının dinlendirildiği ve kervan yüklerinin depolandığı, bir çeşit kervansaray olarak tanımlayabileceğimiz bir yapının da bulunduğu ticarî istasyonlardı.

Sayfa 55 … İddin-Aşşur adlı Asurlu babasına, “Puruşhattum ülkesinde olduğu gibi Wahşuşana’da da karışıklık olduğu için Wahşuşana’ya gidemedim ve bakırın Wahşuşana’da depo edilmesi hakkında bir karara varamadım. Beş gün içerisinde kesin bir haber duyacağım ve Wahşuşana’ya gideceğim”. Kaniş’te oturan Usur-şa-Aşşur’a neresi olduğu belirtilmeyen bir şehirden İlī-idī’nin yazdığı aşağıdaki mektup, Asurlu tüccarların Anadolu’da karşılaştıkları zorlukları yansıtan güzel bir örnektir.

Sayfa 61 …Ticarî malların nakli, gümrük işlemleri, vergiler ve resmî kurumlara yapılacak çeşitli ödemeler, fiyatların belirlenmesi, kredi ve bir çeşit bankacılık işlemleri vb. konular, neredeyse günümüzde uygulanan usuller çerçevesinde yürütülmüştür.

Sayfa 64 … İhraç edilecek malların sağlanması ve bunların Anadolu’ya sağlam bir şekilde ulaştırılması için sarılması, paketlenmesi, eşeklere yüklenmesi gibi büyük bir çabayı ve malî kaynağı gerektirmiş olan işlerde büyük sorumluluk kadınlara düşüyordu.

Sayfa 67… Tüccarların Anadolu’da ticarî faaliyetlerini sürdürmeleri, büyük ölçüde Asur’dan sağlanan mal akışına bağlı idi. Sevkiyatta, zaman zaman mal temininden kaynaklanan aksamalar oluyordu. Bir mektupta Lamassī adlı kadın, Pũşu-kēn’e “istediği kumaşları gönderemediği için kalbinin kırılmamasını, çünkü kendisi ve ev halkı için elbiseler yapmak zorunda kaldığını; elindeki kumaşları bir sonraki kervanla göndereceğini” bildirmektedir.

Sayfa 73 … “Bakır hasat, zamanına kadar Kaniş’e ulaştırılacak. Eğer (zamanında) ulaştırılmazsa o, kārum’un kararı gereğince her bir talent için ayda 1 ½ mina (faiz) ilâve edecek.”

Sayfa 75 … Anadolu’da elde edilen gümüş ve altın mühürlenmiş paketlerde (nēpišum), daha küçük miktarlar ise mühürlenmiş demetler (riksum) halinde taşınmıştı.

Sayfa 89 … Arazinin işlenmesi, ekilmesi, ürünün hasat edilmesi ve depolanması vb. işler için çok sayıda işci ve memur kadrosuna ihtiyaç duyulmuş olmalıdır

Sayfa 94 … Sığır/öküz (alpum), tarla sürmek ve yük taşımak için kullanılıyordu. …. Sayfa 96 … Kültepe metinlerinde birçok kere “katır” (perdum) kelimesiyle karşılaşıyoruz. Bir yerde de “katırlar âmiri” (rabi perdē) unvanı geçmektedir. Bu melez hayvanların sarp yollarda eşeklere göre çok daha dayanıklı olmaları ve daha fazla yük taşımaları, kervan ticaretinde şüphesiz maliyeti düşüren önemli bir unsurdu. Fakat az bulunmaları ve yüksek fiyatları sebebiyle daha zor sahip olunan hayvanlardı. Nitekim bir katırın fiyatı, bir eşeğin fiyatından 4 kat daha fazla idi…. Sayfa 99 … Asurlu tüccarların ticaretini yaptıkları mallar, Asur’dan Anadolu’ya eşek kervanlarıyla taşınmıştır. Metinlerde çoğu yerde “kara eşek” (emārum şallāmum) diye belirtilen, uzun yola dayanıklı eşeklerin Asur şehri yakınındaki eşek yetiştirilen bir yerden 20 şeqel gümüşe satın alındığı bilinmektedir. Eşeklerin her biri, 60 ile 90 kg arasında yük taşırdı. Günde yaklaşık 30 km. yol alabilen bir kervan (ellutum), Asur-Kaniş arasındaki bin kilometreyi aşkın mesafeyi yaklaşık 6 haftada kat ederdi. Kervanlarda kervancı başının yönetiminde kiralanmış eşek sürücüleri (sāridum) ile eşeklerin yüklenmesinden sorumlu kimseler (kaşşārum) bulunurdu. Bazı kervanlara araziyi iyi tanıyan, nehir geçiş yerlerini iyi bilen kiralanmış rehberler (rādium) eşlik ederdi. Eşeklere yüklenmiş mühürlü paketler ve denkler yolda kesinlikle açılmazdı. Sayfa 101 … Sarp bir arazide olumsuz hava şartlarında taşıdıkları ağır yükle yürümek zorunda olan eşeklerden bazılarının yolda öldüğü sık sık dile getirilmektedir.

Sayfa 91 … Kültepe tabletlerinde tarlaların alanını belirtmek için, “çuval” (yaklaşık 120 litrelik hacim ölçüsü) kelimesi kullanılır.

Sayfa 93 … Aşşur-nādā adlı tüccarın Kaniş’teki Anadolulu eşi Şişahşuşar’a yazdığı mektubunda, “Niçin sen Kutubiş’in bana verdiği 20 çuval buğday ve 15 çuval arpadan başka (burada) hiçbir şey yok diyorsun. İlī-işar ve Haluba’nın şana’ya götürdüğü 40 mina orak (ve) 2 ½ mina kalay nerede?” diye sormaktadır.

Sayfa 99 … Taşınan malların adrese eksiksiz olarak ulaştırılması önemliydi. Teslimatta bir karışıklık olmaması için kumaşların sayısı ve kalayın ağırlığı alıcıya mektupla bildirilirdi. Bir şehirden diğerine haberler, kervanlar vasıtasıyla ulaştırılırdı. Mektuplarda çok sık olarak “ilk kervanla bana haberin gelsin” ifadesi geçer.

Sayfa 99 … Kaniş’e ulaşan bir kervan, doğruca saraya götürülür, yükleri kontrol edilir ve vergi alınırdı. Birkaç metinde saraydan çıkarılan malların eksik olduğu bilgisi bulunmaktadır. Bu, kayıp malların sarayda çalındığının üstü kapalı olarak ifadesinden başka bir şey olmasa gerektir.

Sayfa 101 … Bēt wabrim/ubrimler tüccarların Anadolu’daki iş gezileri sırasında ücret (aynî veya nakdî) ödeyerek konakladıkları yerlerdi. Burada kervandaki eşekler için ahırlar ve taşınan malların korunması için depolar da bulunuyordu. Bu yapı veya bir bakıma kurumlar, Selçuklular ve Osmanlılar devrindeki kervansaraylarla karşılaştırılabilir.

Sayfa 104 … Eski Asur Kolonileri devrinde hububat, kereste, taş, saman, deri, yün gibi ağır ve hacimli mallarla, büyük miktarlardaki kumaş, bakır ve kalay eşekler veya öküzler tarafından çekilen arabalar (ereqqum) ile taşınıyordu. Tüccarların şehirlerarasında yük taşımak için yerel krallıklardan araba kiraladıklarını gösteren bir mektupta şöyle denilmektedir: “Wawali’ye şöyle söyledim: “Saraydan arabaları iste ve adamlar gelinceye kadar onlar hazır olsunlar.’(Anlıyorum ki) o öncelikle (arabaları) bana vermeyecek. (Üstelik) arabalar hakkında sarayla konuşmayacak ve biz arabaları gönderemeyeceğiz. Ben burada yalnızım. Dikkatli ol ve haberin bana acele gelsin.” … Sayfa 105 … Bir arabanın Wahşuşana’dan Puruşhattum’a 20 talent (600 kg.) bakır götürmek için 20 mina (10 kg.) bakıra kiralandığını okuyoruz. Bir diğer yerde (14 talent 5 mina (yaklaşık 420 kg.) bakır araba ile Wahşuşana’ya gönderilmiştir. Kaynaklarda ereqqum dışında hulukkannum ve narkabtum olarak iki araba türü daha geçmektedir. Fakat bunların yük arabası olarak kullanılıp kullanılmadığını bilmiyoruz. Silindir mühür baskılarında iki tekerlekli kağnı tipinde öküz arabaları görülmektedir.

Sayfa 109 …  Asur devletinin Anadolu şehir krallıkları ile doğrudan doğruya ticarî bir ilişkisi yoktu. Fakat ülkenin zenginleşmesine büyük katkıları olduğu için tüccarların Anadolu’daki girişimleri yakından takip ediliyor ve destekleniyordu. Kolonilerde ithalat ve ihracata yönelik düzenlemelerin yapılması; koloniler arası ve kolonilerin Asur’la ve yerel saraylarla olan idarî, ticarî ve hukukî ilişkilerin yürütülmesi; tüccarlar arasında dayanışma sağlanması için birtakım kurumlar oluşturulmuştu. Bunların başında Anadolu’daki Asur yönetiminin merkezi konumundaki “kārum dairesi” (bēt kārim) gelmektedir. Her koloninin kendi “kārum dairesi” vardı. Kārum dairesinde, tüccarların malları depolanıyor, gümüş ve bakırları koruma altında tutuluyordu. Bir mektupta, “Toplam 330 (mina) bakır içinden 40 mina kaliteli bakırı (ve) 120 (mina) bakırı senin hissen olarak kārum dairesine depo ettim.” denilmektedir.

Sayfa 114 … Her iki tablette, görevlerinin ne olduğu belirtilmeyen birçok kişinin kimlerin emrinde oldukları veya bulundukları şehirler listelenmiştir. … 15 kişinin depolar âmiri (rabi huršātim) Halkiaşu’nun emrinde oldukları belirtilmiştir. Diğer metinde adları sıralanan 8 kişinin depolar âmiri (rabi huršātim) Halkiaşu’nun emrinde Kaniş’te oldukları kaydedilmiştir. Sayfa 120 … Rabium “Büyük” ile Teşkil Edilmiş Diğer Unvanlar: rabi huršātim “depolar âmiri”

Sayfa 138 … Metinlerde kaçakçılıkla ilgili aynı kimselerin adlarının geçmesi, Asurlular arasında profesyonel kaçakçılar bulunduğunu göstermektedir. Bunlar, çoğunlukla malları taşımakla görevli kimselerdi. Bir mektupta, “Bur-Su’en tarafından taşınmış onun kaçak kumaşları için 2/3 mina gümüş ödedim.”denilmektedir. Bir diğerinde, “Kaçakçılık için Ulama’dan Puruşhattum’a kadar 30 mina (15 kg.) bakır harcadım.” denilerek, iki şehir arasında kaçakçılık için yapılan harcama dile getirilmektedir. Anlaşılan kaçak mallar, bazen görevlilere rüşvet verilerek şehirlere sokuluyordu.

NOT: Karum Kaniş/Kültepe Örenyeri’nde bulunan Asur Ticaret Kolonileri Çağı’na (MÖ 1970-1750) tarihlenen Anadolu’nun en eski çivi yazılı belgeleri. Kültepe Örenyeri, Kayseri kent merkezinin kuzey-doğusunda Kayseri-Sivas karayolu istikametinde, Karahöyük Mahallesi sınırları içindedir. MÖ II. binde Asur ticaret kolonileri döneminde, Kültepe, Anadolu’daki ilk yazılı tabletleri barındırması ve dünyanın ilk organize ticaret merkezi olmasıyla ön plana çıkmaktadır. Ticaret yolları üzerinde stratejik bir öneme sahip olma özelliğinden dolayı Asurluların kurduğu büyük ticaret kolonileri olan “karum”ların önemli bir merkezi olmuştur.  https://turkiyeturizmansiklopedisi.com/kultepe-tabletleri

KAYNAK: Kültepe – Kaniş Anadolu’da İlk Yazı, İlk Belgeler, Prof. Dr. Cahit Günbattı, Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları TARİH DİZİSİ, Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları No: 89

Bu Yazıyı Paylaş:

Bir Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir