Coğrafyamız, Kaderimiz değil Sevincimizdir.
“Coğrafya kaderdir” ifadesi, genelde “olumsuz” manada kullanılır.
Çevresel veya coğrafi determinizme göre ülkelerin içinde bulunduğu coğrafya, o ülkedeki insanların yaşayışını, kültürünü, iş yapış şeklini vs. belirler ve etkiler (olumsuz etkiler). Çevresel determinist düşünce, toplumların kaderinin çevresel faktörlerce belirlendiğini ve insanların (toplumun) ne yaparsa yapsın bu kaderi değiştiremeyeceğini savunur. Bu düşünce, maalesef, dezavantajlı koşullara sahip toplumların gelişme ve kalkınma imkânının olmayacağını bilinçaltına inşa ederek veya olumsuzlukların düzeltilmesi için çalışmak yerine tembelliği koruyan “bahane” olarak tehlikeli bir işlev görür.
Türkiye’nin coğrafyası, Türkiye’nin kaderi değil Türkiye’nin neşesidir ve sevincidir. Zira coğrafyamız, bize manevi ve özellikle maddi zenginlikler sağlar.
Coğrafi konum, bir ülkenin dünyadaki yerini (1) belirtir. Asya ve Avrupa kıtalarında toprağı olan Türkiye, sadece her iki kıta arasında doğal bir köprü değil ayrıca Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının birbirine en fazla yaklaştığı coğrafyadır. Türkiye’nin “coğrafik konumu” kaynaklı jeopolitik (2) özellikleri, Türkiye’nin Asya ve Avrupa kıtalarını birleştirmesi, iki doğal su kanalına ve boğaza sahip olması, çevresinin denizlerle çevrili olması, Karadeniz ve Hazar Denizi havzalarına yakınlığı, Akdeniz ülkesi olması ve Asya, Avrupa, Afrika kıtalarının kesişiminde olmadır.
Küresel tedarik zinciri, değişim ve yeniden yapılanma sürecindedir. Çin, özellikle son 20 yıldır “offshore” üretim yapılan ve mal ithalat edilen ülkeler arasında birinci. Öte yandan Çin’in bu özelliği, orta vadede değişebilir. Zira şirketler, bugün işçilik maliyetinin artması, daha fazla otoriter yapının oluşması, yatırımcı yabancı şirketlerden teknoloji transferi istenmesi, Çinli firmaları güçlendirmek için çok fazla destek verilmesi gibi iç gelişmelere (3) ilaveten ABD Başkanı kim olursa olsun ABD’nin Çin üzerindeki baskılar (4), Pandemide görülen tedarik zincirinin kırılmaması (dayanıklı olması), Kızıl Denizdeki gergin ortam ve Süveyş Kanalının kapanması (5) gibi dış nedenlerden dolayı Çin odaklı tedarik zinciri yerine farklı bir tedarik zinciri yapılanmasını düşünmelidir. Şirketler, düşünmeye başlamış olmalı ki Çin’e gelen Doğrudan Yabancı Yatırım (FDI), 2023 yılından itibaren azalıyor (6).
Çin, bu olumsuzluklara rağmen çok güçlü üretim altyapısı, güçlenen Çinli üreticiler, nakit fazlası ve son 20 yılda gelişen iş gücü kalitesi sayesinde orta vadede en büyük üretim merkezi olarak devam edecektir. Şirketler, orta vadede tüm üretim tesislerini Çin’den başka bir ülkeye taşımak yerine (Çin’i dışlamadan) üç alternatif modeli düşünebilir. Bu modeller, Çin’e ilaveten birçok uzak ülke ile “offshore” modeli, birkaç yakın/komşu ülke ile “nearshoring” modeli ve kendi ülkesinde daha fazla üretim ile “onshoring & rehoring” modeli olabilir.
Çin’den ithalat nedeniyle yerel üretimi zayıflayan bazı ülkeler için “onshoring & rehoring” modeli, uzun sürebilir ve çok fazla yatırım gerektirebilir. Ülkeler, aslında Çin’den mal ithalatının kendi topraklarındaki üretimi zayıflattığını görüyor. Çin’in “ihracat” odaklı büyüme stratejisi, ülkelerin kendi topraklarındaki üretimi olumsuz etkiliyor. Çin, zayıf yurt içi talep nedeniyle çok daha agresif (7) ihracat yapabilir. Böyle olunca üç alternatif model içinde en makul model ise “nearshoring” olabilir.
AB için hangi ülkeler, “nearshoring” modeline uygun olabilir? Polonya, Romanya, Türkiye ve hatta Fas, uygun ülke (veya coğrafya) olabilir mi? Bu ülke, orta vade için üretim becerisinin desteği ile Türkiye olmalıdır (olabilir). Türkiye, uzak vadede ise tamamen Çin’in yerini alabilir.
Prof. Dr. Ragıp Kutay KARACA, Dünya Gazetesindeki “Lojistiğin Jeopolitiği” makalesinde (8) “Koridor açısından en dikkate değer sorunlardan biri, Çin’in ekonomik büyüklüğünün diğer ülkelerle olan farkının koridoru tek taraflı çalışır hale getirmesi. Hattın Çin’den Batıya veya Avrupa’dan Çin’e işler hale gelmesi koridor üzerindeki ülkeleri yalnızca transit ülke konumuna sokacak ve hat, Çin-Avrupa arasında işler hale getirmekten başka bir amaca hizmet etmeyecek.” Sözleri ile benim 15 yıldır söylediğimi destekliyor.
15 yıldır söylediğimi gibi Türkiye, “transit” ülke olarak Tedarik Zincirinin parçası değil “tedarik” ülkesi vasfıyla Tedarik Zincirinin bütünü olmalı ve lojistiği ise bunu desteklemelidir. Bu amaçla ilk adım (bence en önemlisi), “Türkiye, Pekin’i Londra’ya bağlıyor” ve “Pekin’i Londra’ya yaklaştırıyoruz” veya “Kalkınma Koridoru ile Basra Körfezinden gelen deniz yükleri, Türkiye üzerinden demir yolu ile Avrupa limanlarına ulaşacak” DEMEK YERİNE “Londra, Türkiye’den alıyor ve bir hafta içinde Londra’ya teslim ediliyor” ve “Kalkınma Koridoru ile Türkiye’nin ihracatını Basra Körfezi üzerinden Asya ve Orta Doğu’ya ulaştıracağız” DEMELİYİZ ve her ortamda bunun propagandasını yapmalıyız. Bu stratejiyi destekleyecek “lojistik” için örneğin Deniz Nakliyat T.A.Ş. yeniden açılarak Türkiye’nin “yelkenleri” olacak “deniz ticaret filosu” kurulabilir ve Hazine arazileri, 3PL’lere “bedelsiz” verilebilir veya “çok düşük fiyatla” uzun süre kiralanabilir (gelir, kâr, verim, iş hacmi vs. mutlaka kontrol edilmeli).
Türkiye, enerji hariç Avrupa’nın yarı mamul ve bitmiş ürün tedariği sürecinde Çin’den sonra ikinci ülkedir. Bu durumda Çin’den çıkan trenin 18-20 günde (9) Londra’ya varacak olması, aslında Türkiye’nin aleyhine bir durumdur. Bunun sonucunda Çin, ürünlerini Avrupa’ya daha kısa sürede ulaştırabilecektir. Çin malların 18-20 günde Londra’ya varması, ki sadece süre ve navlun faydası değil ayrıca envanter maliyeti faydası da sağlar ki bu fayda, Çinli firmalara daha fazla kârlı çalışma imkânı verecek olup maalesef Türkiye’nin Avrupa için rekabetçi gücünü olumsuz etkiler.
Ragıp Hocanın makalesindeki “Orta Koridor, Türk devletleri arasında daha fazla ekonomik iş birliği ile entegrasyonu geliştirebilir. Koridor; Azerbaycan, Türkiye, Gürcistan ve Kazakistan’ın ticaretinin güçlenmesine katkı sağlayacaktır. Bu sayede, Çin’in büyüyen ekonomik hakimiyetine karşı bir potansiyel yaratabilir.” sözlerine katılıyorum. Ayrıca Çinli firmalar, ABD yaptırımı olmaması kaydıyla, örneğin BYD yatırımı gibi Türkiye’de yatırım yapmalı ve buradan Avrupa’ya satmalıdır.
Unutmadan! Polonya, Romanya ve Fas, coğrafya olarak AB’nin tedarik zinciri için Türkiye’nin en önemli rakipleridir. Türkiye’nin üretim gücü, özellikle üretim tecrübemiz ve üretim kalitesi, bu ülkelere karşı Türkiye için rekabet gücü sağlayacaktır. Türkiye, Avrupa’nın ihtiyacı olan birçok ürünü hali hazırda üretmekte ve bütün hepsini de üretebilme gücüne (bilgi, beceri, altyapı) sahiptir.
Türkiye, sadece her iki kıta arasında doğal bir köprü değil ayrıca Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının birbirine en fazla yaklaştığı coğrafyadır. Böyle olunca bu üç kıta arasındaki kara, demir, deniz ve hatta hava yolu ulaşımı, Türkiye üzerinden yapılmaktadır.
Türkiye, coğrafyası kaynaklı yakınlığını ve üretim gücünü kullanmalıdır. Coğrafya, bizim neşemizdir ve sevincimizdir. Türkiye’nin bulunduğu coğrafya, Türkiye’nin kaderi değil aksine Türkiye’nin sevincidir.
- Enlemlere ve boylamlara göre konum, Türkiye, 36-42 derece kuzey enlemleri ve 26-45 derece doğu meridyenleri arasında
- TDK’ye göre jeopolitik, “coğrafya, ekonomi, nüfus vb.nin bir devletin politikası üzerindeki etkisi” olarak tanımlanır.
- China Manufacturing 2025, European Union Chamber of Commerce in China ve The Geopolitics of Supply Chains, LAZARD
- ABD’nin Zengezur’u kontrol edecek olması, ABD’nin ithalat için vergileri arttırması, Pakistan’ın ABD’ye liman teklifi,
- Süveyş Kanalından geçişler, Kızıl Denizdeki kriz nedeniyle Mayıs 2023-Ocak 2024 arasında %42 azaldı. Süveyş Kanalından geçemeyen gemilerin Afrika’nın Güneyini dolaşması ve hızını arttırması, GHG Salınımını %70 arttırdı. Outcome Document, UN Supply Chain Forum 2024
- https://tradingeconomics.com/china/foreign-direct-investment
- İhracatı arttır, iç talebi yükselt; Dual Circulation, Politburo, Dual Circulation Strategy, May 2020, Xi Being (“internal circulation” is considered to be national economic activities; “external circulation” refers to the economic activities of exports, imports and investment) ** “Make the world more dependent on China. Make China less dependent on the world.” – Xi Jinping (Politburo, Dual Circulation Strategy, May 2020) Michael Dunne Linkedin paylaşım
- Dr. Ragıp Kutay KARACA https://www.dunya.com/kose-yazisi/lojistigin-jeopolitigi-orta-koridorun-onemi/772747
- https://www.uab.gov.tr/haberler/zengezur-koridoru-orta-koridor-u-destekleyecek
Bir Yorum Yazın